dildersi
  Ses Bilgisi ve Telafuz
 
1-) TELAFUZ - DURAKLAMA - VURGU

A)Telafuz

Konuşma dilinde kelimelerin söyleniş biçimine telaffuz denir'. Etkileyici bir konuşmada konunun içeriği kadar telaffuzu da önemlidir. Güzel bir konuşmada vurgu ve tonlamanın doğru yapılması kadar' kelimelerin doğru telaffuzu da önemlidir'.

Söyleyiş güzelliğini sağlamanın en önemli yollarından biri Türkçenin ses dizgesini çok iyi bilmektir'. Türkçe konuşma açısından büyük kolaylıklar' sağlayan özelliklere sahiptir. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

-   Türkçe genellikle yazıldığı gibi konuşulur, konuşulduğu gibi yazılır.
-   Türkçe ses yönünden zengindir'.
-   Türkçenin sesleri gırtlaksı, burunsu olmadığı için hırıltılı bir' nitelik taşımaz.
-   Türkçedeki ünlü ve ünsüzler rahat çıkışlı seslerdir.
-   Büyük ve küçük ünlü uyumları telaffuzu büyük ölçüde kolaylaştırır.

Telaffuz özelliklerinden biri de vurgu ve tonlamadır. Konuşma ve okumayı canlandırmak için vurgu ve tonlamaya dikkat edilmelidir. Vurgulamanın anlamı belirlemede önemli bir işlevi vardır. Bir kelimenin anlam değişmelerini belirtmede vurgudan yararlanılır. Gerektiği yerde vurgu ve tonlama yapılmazsa ya da yanlış, eksik yapılırsa sözün duygu değeri kaybolur. Ayrıca sesin, telaffuzun, söyleyişteki müziğin ortaya çıkması gerçekleşmez.

Hiçbir alfabe bütün sesleri göstermeye yetmez. İnsan gırtlağından onlarca farklı ses çıkabilir ancak herhangi bir dile ait bir alfabe bütün sesleri karşılayamaz. Örneğin Türkçede kullanılan üç çeşit "e" sesi vardır. Bunlardan bir tanesinin alfabede karşılığı vardır. Telaffuzun doğru ve güzel olabilmesi için bazı seslerin kullanıldıkları sözcüklere göre değişebileceği de unutulmamalıdır.

"Beş, ermiş" sözcüklerinde "e" sesi "i" sesine yakın kapalı ve dardır. Telaffuz edilirken dudaklar' ve çene açısı "i"de olduğundan biraz açıktır'.
"Şehit, elek" sözcüklerinde daha açık bir sestir'.
"Erken, evde" sözcüklerinde "e", "a"ya yaklaşan en açık "e"dir


B)Duraklama

Ses çıkarmak için soluk almaya ihtiyacımız vardır. Konuşurken hava ihtiyacını elde etmek için az veya çok duraklamaya ihtiyaç vardır. Söz söylemenin doğallığı çerçevesinde soluk alma ve duraklama gerekir. Soluksuz ve duraklamasız bir konuşma monotonluk kadar anlaşabilme eksikliği doğurur.

Okunan metinlerde durak yerleri çeşitli noktalama işaretleriyle gösterilir. Bazı metinlerde noktalama işaretleri yeterli olmaz. Bunun için okuma sırasında konunun akışına göre duraklar oluşturmak zorundayız.

Konuşur ve okurken durak yerlerine yeterince önem vermez sık sık kısa duraklamalar yapmazsak, bol ve derin soluk alma ihtiyacı duyarız. Bu da gürültülü soluk almamıza neden olur. Gürültülü soluk alma bir kusurdur. Bunu önüne gerekli yerlerde yapılan duraklarla geçilir.


C)Vurgu

Konuşurken veya okurken, bazı hecelerin veya sözcük gruplarının diğerlerinden daha baskılı, şiddetli ve yüksek sesle söylenmesine vurgu adı verilir.

-   Söze duygu değeri katar.
-   Dinleyicinin dikkatini uyandırmak anlamın kavlanmasını kolaylaştırır.
-   Sesi, söyleyişi, sözdeki ezgiyi canlandırır.

Vurgular çeşitlidir; başlıcaları şunlardır:

-   Cümle vurgusu
-   Sözcük vurgusu

Cümlede anlamca en önemli sözcük, vurgu ile belirtilir. Cümlede vurgunun kaynağı yüklemdir. Bu yüzden yükleme en yakın sözcük vurguludur. Konuşmada ise istediğimiz öğeyi vurgulamak kolaydır. Ancak yazarken vurgulanması gereken sözcükleri yüklemin yanma yazmalıyız. Çünkü yazıda, yüklemden uzak bir kelimeyi vurgulu okutacak hiçbir belirti ve kural yoktur. Sadece uzun cümlelerde özne yüklemden uzak ise vurgulanır çünkü fiilden sonraki en önemli unsur öznedir.

Cümledeki Vurguyu Belirleme

Dayıma o kitabı ben verdim.
"Ben" sözcüğü cümlenin vurgusudur.

İlk yağmur damlası dün düştü bu çorak topraklara.
"Dün" sözcüğü cümlenin vurgusudur.

Yürüyorum gurbeti gönlümde duya duya.
Yüklem başta olursa cümlenin vurgusu kendisi olur.

Koca Ali, bu kararı duyunca ömründe ilk defa olarak sarsıldı.
"Koca Ali" cümlenin vurgusudur.


Sözcük Vurgusu

Türkçede kural olarak vurgu genellikle sözcüğün son hecesindedir. İstisnalar hariç, sözcüğe ekler getirildikçe vurgu son heceye doğru kayar.

Çiçek, çiçekçi
Bu örnekte çiçek sözcüğünün vurgusu son hecesindeyken ek alınca vurgu eke kaymıştır.

Bazen vurgu sondan önceki hecelerden birinde olur. Bu tür istisna durumlar şunlardır:

Yer adlarında vurgu ilk hecededir. Ankara, Samsun, İzmir...

Sonu -ya ile biten yer adlarında vurgu sondan bir' önceki hecededir. Sakarya, Sibirya...

Zarf ve bağlaçlarda vurgu ilk hecede olur. Önce, yalnız, ayrıca...

Ön sesle pekiştirilmiş sözcüklerde vurgu baştadır. Sımsıkı, koskoca...

Dilimizdeki Arapça ve Farsça kökenli bazı sözcüklerde uzun heceler vardır.   Bu sözcüklerde vurgu uzatılan hece üzerindedir. Katil, mukabil, zekî...


Türkçede bazı ekler vurgusuzdur ve vurguyu önlerindeki heceye atarlar. Bekleme, insanca, konuşmadan...


2) Türkçedeki Ünlülerin ve Ünsüzlerin Söyleyiş Özellikleri


Türkçede uzun ünlü yoktur. Yabancı kökenli kimi sözcüklerdeki ince veya uzun okunması gereken ünlüler düzelme işaretiyle (^) gösterilir.

Türkçe sözcüklerin ilk hecesinde a, ı, o, u ünlülerinden biri varsa sözcüğün diğer hecelerinde a, ı, o, u ünlüleri, Türkçe sözcüklerin ilk hecesinde e, i, ö, ü ünlülerinden biri varsa sözcüğün diğer hecelerinde e, i, ö, ü ünlüleri bulunmalıdır.

Türkçe sözcüklerin ilk hecesinde a, e, ı, i ünlülerinden biri varsa onu takip eden hecede a, e, ı, i ünlülerinden biri bulunmalıdır.

Türkçe sözcüklerin ilk hecesinde o, ö, u, ü ünlülerinden biri varsa onu takip eden hecede ya u,ü ya da a,e ünlüleri bulunmalıdır.

"a, e" ünlüleriyle biten bir' sözcüğün sonuna gelen -yor eki "a, e"yi daraltır.

Bu sözcükte iki ünlü yan yana bulunmaz. Bu yüzden iki ünlü arasına kaynaştırma ünsüzleri girer.

Son hecesinde "ı, i, u, ü" bulunan kimi sözcükler ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında son hecelerindeki ünlülerini kaybederler.

"p,ç, t, k" ile biten bir' sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde "p,ç, t, k" ünsüzleri "b, c, d, g, ğ" ünsüzlerine dönüşür'.

Sonunda "ç, f, h, k, p, s, ş, t" ünsüzleri bulunan bir sözcüğe "c, d, g" ile başlayan bir ek geldiğinde "c, d, g ünsüzleri "ç, t, k" ünsüzlerine dönüşür'.

Türkçe sözcüklerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz.

Ünlü ve ünsüzlerin ses özelliklerine uyulmadığında ve ses değerleri eksik ifade edildiğinde telaffuz kusuru ortaya çıkar.



3)TONLAMA

Cümlelerde, vurgudan başka, bir söyleyiş özelliği daha vardır. Anlatıma düşünce, duygu coşkunluk, yumuşaklık, sertlik ayrıntıları katmak için seslerde yükselip alçalma, perde değişikliği gibi değişiklikler yapılır; buna tonlama denir. Bir' şiir ya da düz yazı içeriğine göre tonlama yapılarak okunmalıdır.

Bir sözcük her cümlede farklı anlamlara gelebilir. Anlamları tam verebilmek için tonlamaya dikkat etmek gerekir.

Cümlelerdeki "ancak" sözcüğü farklı anlamda kullanılmıştır, tonlamalarının da farklı olması gerekir.

Bu işi ancak o çözer. (yalnızca)

Çok çalıştı ancak yarışmayı kazanamadı, (fakat)

Bu üç poşeti ancak taşıyabilirim, (olsa olsa)


4)Boğumlama ve Boğumlama Kusurları


Boğumlama; seslerden oluşan hecelere gerekli ses değerlerini vererek bazı sesleri ve heceleri atlamadan değiştirmeden doğru, güzel ve iyi anlaşılabilecek bir' şekilde söylemektir'. Bunların yanlış kullanılması ses kusurlarını meydana getirir. Boğumlama kusurları şunlardır:

Boğumlama gecikmesi:
Kişinin, sesleri yaşının gerektirdiği dil olgunluğu içinde artiküle edememe durumuna boğumlama gecikmesi denir'.

Ağır boğumlama:
Bu tip boğumlama bozukluğu olanlar', heceleri gereğinden fazla uzatarak konuşurlar. Uzatma çoğunlukla bir' kelimenin bütün hecelerinde ve cümlenin de bütün kelimelerinde görülür. Dil ve konuşma bozukluğu tüllerinden en az rastlanan ağır' boğumlama, genellikle alışkanlık ve kötü örnek faktörlerine bağlıdır'. Meydana sözcüğünün ikinci hecesindeki "a" harfinin uzatılması (meydaana) örnek olarak verilebilir'.

Kekemelik
Damaktan gelen seslerle başlayan kelimelerin ilk sesini tekrar ede ede ve güçlükle söylemektir'. Söz söylerken birden bire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz buruşturması ve gerilme hareketiyle hecelerin tekrarlanmasından ibarettir.

Tutukluk
Söz söylerken bir hece üzerinde takılıp birkaç defa tekrarlanarak söylenir. Bu kusur, düşüncede kararsızlık, herhangi bir heyecan, sıkılganlık veya bir sinir bozukluğundan kaynaklanabilir.

Ekleme
Kelime sonunda genellikle okunmayan bir' ünsüzü bir sonraki kelimenin başındaki ünlüye ekleyerek okuma.

Atlama
Hece atlayarak konuşmadır'.
"Kilitlemek" sözcüğünü "kitlemek", "dakika" sözcüğünü "dakka" şeklinde söylemek gibi.

Gığılama
"R" ünsüzünün, küçük dilin titremesiyle boğazda meydana gelmesidir.

Islıklama
"S" ünsüzünün şiddetini abartmaktan ileri gelir. Dil üst dişlerin iç tarafına dayanıp hava dişlerin arasından sızarsa bu yanlış ortaya çıkar.

Gevşeklik
Bir boğumlama tembelliğinden ileri gelir. Bu bozukluğun önüne geçmek için dişler arasına bir kurşun kalemi sıkıştırıp heceleri söylerken onların iyice anlaşılmasına çalışılır. Dişler arasından kalem çekildiği zaman, boğumlama daha açık olarak anlaşılan bir' biçim alıp dil, yanaklar' ve dudaklar görevlerini yapmaya başlarlar.

Değiştirme

Bir ünsüzün yerine başka bir ünsüzü söyleme alışkanlığı olup birçok çeşidi vardır. Sert ünsüzlerle olanına sık rastlanır: " j " yerine "z" söylemek, "ş" yerine "s" söylemek, "c" yerine "j" söylemek, "s" yerine "ş" söylemek gibi.

"şarj" yerine "şarz", "paşam" yerine "pasam", "kucak" yerine "kujak", "sana"yerine "şana" söylenmesi bu kusura örnek gösterilebilir'.

Diğer ünsüzleri ilgilendiren değişmeler şunlardır: "R"yerine "l", "merhem"yerine "melhem", "birader" yerine "bilader" söylemek gibi.

Yutma
Genellikle içinde "h" ünsüzü bulunan kelimelerde sık görülür. "Ayhan"yerine "ayan" söylenmesi bu kusura örnek gösterilebilir

Diksiyon eğitim videosu 1 izlemek için tıkla.
Diksiyon eğitim videosu 2 izlemek için tıkla.



 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol