|
|
|
İsimler (Adlar)
Tanım:Canlı cansız bütün varlıkları, kavramları, hatta fiilleri de karşılayan, onları anmaya, tanımaya, birbirinden ayırmaya yarayan kelimelere isim (ad) denir:ağaç, su, deniz, Hasan, Anadolu, gidiş, dönüş vb.
İsimler çeşitli yönlerden sınıflara ayrılır.
A)Varlıklara Verilişlerine Göre
İsimler ait oldukları varlığın veya kavramın eşi benzeri olup olmamasına göre ikiye ayrılır: Varlık veya kavram özelse (eşsiz, benzersiz) onun ismi de özel isim; cins ise (aynısından birden fazla) onun ismi de cins ismidir.
ÖZEL İSİM: Kâinatta tek olan, tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan kelimelere denir. Bütün özel isimler (özel ismi oluşturan her kelime ve onları niteleyen, tanıtan unvanlar) büyük harfle başlar. Büyük harfle başlamazsa cins ismi zannedilebilirler.
Yavuz, Hasan, Kayseri, Acıpayam, Akdeniz, Alanya, Ulu Cami, Sultan Selim, Hatice, Küçük Ağa, Türkçe, Türk Dil Kurumu...
Başlıca Özel İsimler
1. İnsan isimleri: Ali, Meltem, Mehmet, Meral, Yasemin, Uğur, Barkın...
2. Kurum, kuruluş, müessese, makam, üniversite isimleri:Mamak Anadolu Lisesi, Yeşilay Derneği, Türk Dil Kurumu, Ege Üniversitesi, Kars Valiliği, Ankara İl Millî Eğitim Müdürlüğü...
3. Millet, kavim, din, mezhep isimleri:Türk, Türkler, Yunan, İngiliz, Çeçen, Ruslar...
Müslüman, Musevî, Hıristiyan...
İslâm, İslâmiyet, Musevîlik, Hıristiyanlık...
Hanefî, Hanefîlik, Şafiî, Alevî...
4. Dil isimleri: Türkçe, Farsça, Fransızca, Macarca, Fince, Tibetçe...
5. İl, İlçe, Semt, mahalle, cadde, bulvar, sokak isimleri:Sivas, Ankara, İstanbul, Mamak, Yenişehir, Şirinevler, Dikimevi, Atatürk Bulvarı, İvedik Caddesi, Gönül Sokak...
6. Ülke ve bölge isimleri:
Türkiye, Afganistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Batı Almanya, Batı Trakya, Güney Yemen, Doğu Avrupa, Doğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu (Bölgesi), Ege, Marmara...
7. Kıta isimleri:Avrasya, Asya, Avrupa, Afrika, Amerika, Antarktika, Arktika, Avustralya.
8. Deniz, okyanus, göl, akar su, boğaz, geçit isimleri:Akdeniz, Karadeniz, Manş Denizi, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu
Van Gölü, Hazar Denizi, Beyşehir Gölü, Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Seyhan, Fırat, Nil, İstanbul Boğazı,Panama Geçidi, Süveyş Kanalı ...
9. Dağ, tepe, ova, yayla isimleri:Elmadağ, Uludağ, Ağrı Dağı, Erciyes (dağı), Everest Tepesi, Çukurova, Konya Ovası...
10. Gezegen ve yıldız adları:Merih, Mars, Jüpiter, Venüs, Küçükayı...
11. Dünya, güneş ve ay kelimeleri terim olarak (astronomi ve coğrafya terimi) kullanılıyorsa özel isim olduğu için büyük; diğer anlamlarında (gerçek, mecaz, yan, eş, deyim vb.) kullanılıyorsa cins ismi olduğu için küçük harfle başlar:
Ay'ın yakından çekilmiş fotoğrafları insanlığı pek şaşırtmıştı.
Yazın Güneş ışınları Dünya'ya dik olarak gelir.
Türkiye'nin birçok yerinde insanlar Güneş tutulmasını seyretti.
Sabahtan beri dünya kadar yer dolaştık.
Şair sevgilisinin yüzünü aya benzetir. (ayın kendisine değil, görünüşüne)
12. Kitap, gazete, mecmua, eser isimleri:Tercüman (gazetesi), Zaman (gazetesi); Nokta (dergisi), Aktüel (dergisi); Türk Dili (dergisi), Virgül; Yaprak Dökümü, Semerkant; Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Ansiklopedisi...
13. Hayvanlara takılan özel isimler:Tekir, Karabaş, Yumoş, Minnoş, Pamuk...
CİNS İSİM:Aynı cinsten olan varlıkların ortak isimleridir. Dilin temel kavramları cins (tür) isimleridir.taş, yol, ağaç, ırmak, kitap, dergi, yaprak, ev, çocuk, su, sıra, hayal, düşünce, sıla, özlem, taraf, ceza...
Başlıca Cins İsimleri
1. Vücudun bölümleri ve organ isimleri: baş, kol, el, ayak...
2. Akrabalık isimleri: ana, baba, kardeş, dayı, hala, teyze...
3. Araç, eşya isimleri: kaşık, makas, bardak, iplik, iğne...
4. Hayvan ve bitki isimleri: kedi, kartal, fındık, ceviz, kiraz...
5. Kavramlar: düşünce, hedef, zekâ, temenni...
6. İş, meslek; meslek sahibi simleri: öğretmenlik, öğretmen, avukat, işçi, memur, profesyonel, futbolcu...
7. Giyecek isimleri:ceket, ayakkabı, gömlek, eldiven...
8. Yiyecek isimleri:elma, yemek, ekmek, biber...
9. İçecek isimleri:su, meşrubat, gazoz...
10. Sayı isimleri:on, beş yüz, bir...
11. Renk isimleri:sarı, kıpkırmızı, mor...
12. Nitelik isimleri:büyük, kocaman, dairesel...
13. Zaman isimleri:ay, saat, dakika, yıl...
14. Soru. Kelimeleri:ne, kim, hangi...
Bazı cins isimlerin özel isim olarak kullanıldığı görülür:
tırmık: bir ziraat aleti.
Tırmık: bir kedinin özel adı
ozan: şair
Ozan: erkek ismi
B)Maddelerine Göre İsimler
İsimler, karşıladıkları varlıkların beş duyu organından herhangi biriyle algılanıp algılanamamasına göre ikiye ayrılırlar.
1. Somut İsim :Beş duyudan herhangi biriyle algılayabildiğimiz, kavrayabildiğimiz varlık ve kavramların isimleridir. Yani somut varlıkları karşılayan isimlere somut isimler denir. Bu isimler, herkes tarafından görülen, bilinen, hissedilen, cismi olan, varlığı kişiden kişiye değişmeyen varlıkları karşılarlar.
su, toprak, ağaç, ses, televizyon, rüzgâr, sarı, mavi, duman, koku...
2. Soyut İsim :Beş duyudan herhangi biriyle algılanamayan, madde hâlinde bulunmayan ve zihnimizle kavradığımız veya var olduğuna (akla, ruha, sezgiye, inanca bağlı olarak) inandığımız varlıkların isimleridir.
sevinç, şüphe, tezat, Allah, cesaret, keder, korku, aşk, melek, ruh, şeytan...
C)Varlıkların Sayılarına Göre İsimler
1. Tekil isim:Tek varlığı belirten ve karşılayan, yapıca tekil olan (topluluk isimleri hariç) kelimelerdir. kendi, ben, çocuk, kalem, defter...
Not: Tür adı olan her kelime, o türden tek varlığı anlattığı gibi; biçimce çoğullanmadığı hâlde o türün tümünü ya da bir bölümünü de anlatabilir. Bu durumda da tekil sayılırlar.
2. Çoğul isim:Yapısında, anlamında birden çok varlığı barındıran, çokluk eki almış isimlerdir. Cins isimlerinin çoğulu yapılır.
Not: Şekil yönüyle çoğul olmadığı, çokluk eki almadığı hâlde anlamca çoğul olan kelimeler vardır.
Seçmen, tercihini yarın ortaya koyacak.
Asker, sınırları bekliyor.
Genç yaşta saçı dökülmüş.
Not: Bazı durumlarda özel isimlere de çoğul eki getirilir:
1. Aile anlamı katar; -gil ekinin yerine kullanılır, yapım eki görevinde olduğu için ayrılmadan yazılır.
3. Topluluk İsmi:Yapıca tekil, ancak anlam bakımından çoğul olan; aynı türe dahil birden çok varlığı anlatan isimlerdir. Teklerden oluşan topluluğu, çokluğu bildiren kelimelere denir.
Not: Topluluk isimleri de çokluk eki alabilir. Bu durumda aynı topluluktan birden fazla olduğu ifade edilmiş olur.Ordular, ormanlar, sürüler.
D)Yapılarına Göre İsimler
1. Basit İsim:Herhangi bir yapım eki almamış, kök hâlindeki isimlere denir. Çekim eki almış hâlde kullanılabilirler. Türemiş ve birleşik kelimeler yaparken bunlara yapım ekleri getirilir. Basit isimlerimizin çoğu tek hecelidir, ama bütün basit isimler tek heceli zannedilmemeli.
Basit isimler, daha küçük ve anlamlı parçalara ayrılamazlar. Meselâ "kelebek kelimesini kel-ebek şeklinde ikiye ayırıp "kel" diye anlamlı bir kelime bulabiliriz gibi bir düşünce yanlıştır. Çünkü parça ile bütün arasında her zaman -az ya da çok-bir anlam ilgisi bulunmalıdır.
2. Türemiş isim:İsim veya fiil kök ve gövdeleriyle yansıma kelimelere bir yapım ekinin getirilmesiyle oluşturulmuş, şekil ve anlam olarak yeni isimlere denir.
İsimden türeyenler: kömürlük, kitaplık, tuzluk, başlık, kulaklık, gecelik, gençlik, insanlık, Türklük, çocukluk, hanımlık, kardeşlik, Müslümanlık, kulluk, erkeklik, bilgelik, bayramlık, kışlık, akşamlık, gömleklik, iyilik, güzellik, küçüklük, öğretmenlik, doktorluk, veterinerlik, eczacılık, arıcılık, demircilik, kılavuzluk, rehberlik...
Yansımalardan türeyenler:çıtır-tı, cızır-tı, şakır-tı, şıkır-tı, homur-tu, gıcır-tı, patır-tı
Fiilden türeyenler: gel-mek, oku-mak, ye-mek, iç-mek, çalış-mak...
yemek, çakmak, ekmek, ilmek, kaymak,
başlama, okuma, yazma, nakletme, hasta olma, danışma, sevme, inanma...
3. Birleşik İsim:Birleşik isimler, birden fazla kelimenin bir araya gelip yeni bir varlığı veya kavramı karşılayacak şekilde kalıplaşarak oluşturdukları, anlam ve şekil bakımından yeni isimlerdir.
Birleşik ismi oluşturan kelimeler arasına herhangi bir ek veya kelime giremez; girerse bu kelime grubu birleşik isim olmaktan çıkar, belirtili isim tamlaması veya başka bir kelime grubu olur.Bu isimler anlam bakımından tam bir kalıplaşmaya uğradıkları için tek bir kelime olarak kabul edilir ve bu şekilde kullanılırlar.
E)İsimlerde Küçültme
Bir varlığın, bir ismin küçüklüğü genel olarak, başına getirilen "küçük, mini, ufak" gibi sıfatlarla ifade edilir:Küçük köy, ufak el, mini kasa...
Bazen bu sıfatların yerini "Cİk, -Ceğİz" ekleri tutar. Bu ekler isimlere küçültme anlamı katar.
küçük tepe>tepecik küçük çocuk>çocukcağız
Not: Bu ekler her zaman küçültme anlamı katmayabilir; acıma ve sevgi; zavallılık ve küçümseme anlamları da katabilir:
"-cE, -İmsİ, -İmtrak" ekleri de küçültme anlamı katar:
F)İsmin Halleri
İsimleri isimlere, fiillere, edatlara bağlayan, diğer kelimelerle ilişki kurarak isimlerin cümlede görev kazanmasını sağlayan eklere isim hâl ekleri denir. İsimlerin bu ekleri alarak yüklendikleri görevlere ismin hâlleri denir.
1. Yalın Hâl (Nominatif):Eki yoktur.İsimlerin hiçbir hâl eki almamış hâlleridir. Çoğul, iyelik ve bildirme eki almış olabilir. Bu durumda da yalın hâlde sayılırlar.
ev, okul, yol, çocuk, fikir, baba(sı), defter(ler), çalışkan(dır)...
2. Belirtme (Yükleme) Hâli: ı, -i, -u, -ü eklerini alan isimler bu duruma girer. Bu isimler genellikle belirtili nesne olur.
NOT : Türkçe'de üçt çeşit -i (-ı, -u, -ü) eki vardır. Bunları birbirine karıştırmamalıyız.
3. Yönelme Hâli:"-E" ekiyle yapılır. Yüklemin yöneldiği yeri, nesneyi ya da kavramı gösterir.
Yönelme hâlinde, ismin belirttiği kavrama yöneliş, dönme, yaklaşma, ulaşma söz konusudur. Yönelme hâlindeki kelimeler cümlede dolaylı tümleç ve yüklem olabilir. Dolaylı tümleç, yükleme sorulan "neye, kime, nereye" sorularının cevabıdır. Sinema-y-a git, ev-e dön...
4. Bulunma Hâli:"-dE" ekiyle yapılır.Eylemin yapıldığı yeri, nesneyi ya da soyut kavramı bildirir. Genellikle "kimde, nede, nerede"sorularına cevap vererek dolaylı tümleç olur. Babamda hiç para yoktu. (Kimde)
5. Ayrılma (Uzaklaşma, Çıkma) Hâli:"-dEn" ekiyle yapılır.Eklendiği kelimeyi dolaylı tümleç yapar; "çıkma, ayrılma, uzaklaşma" bildirir. İsmin ayrılma hâli, yani dolaylı tümleç, yükleme sorulan "nereden, kimden, neden" sorularının cevabıdır. okul-dan çıktı, ev-den ayrıldı, yurt-tan geliyor, devlet-ten istedi...
6. Eşitlik Hâli:"-CE" ekiyle yapılır.Bu hâldeki kelimeler cümlede zarf tümleci ve yüklem olarak kullanılır.
7. Vasıta Hâli:"ile" edatı kullanılarak yapılır. "i" düşürülerek kullanılır. Bu hâldeki kelimeler cümlede zarf tümleci, edat tümleci ve yüklem olarak kullanılır.
8. İlgi Hâli (Tamlayan Hâli):"-(n)İn", "-dEn" ekleriyle yapılır ya da yalın hâldedir.
Kitabın yaprağı yırtılmış.
Ceket düğmesi
Öğrencilerden biri
G)İsim Tamlaması
İki veya daha fazla ismin, yeni bir anlam meydana getirecek şekilde birlikte kullanılmasıyla oluşan söz gruplarına isim tamlaması denir. Ad takımı şeklinde de söylenebilir.
İsim tamlamalarında ilk isme tamlayan; ikinci isme tamlanan denir. Bu kural iki isimden oluşan tamlamalar için geçerlidir. İkiden fazla isimden oluşan tamlamalarda genellikle son isim tamlanan diğerleri tamlayan olur. Fakat bu kurala uymayanlar da vardır.
Bahçenin duvarı. Bahçenin duvarının boyasının rengi. Bizim okulun tahta kapısı
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan
Belirtili İsim Tamlaması
Tamlayan -ın, -in, -un, -ün , tamlanan -ı, -i, -u, -ü eklerinden birini alır. Tamlayan sesli harfle biterse -n kaynaştırma harfi; tamlanan sesli harfle biterse -s kaynaştırma harfi kullanılır. Bahçe-n-in kapı-s-ı
NOT :* "Su" ve "ne" kelimeleri bu kurala uymaz. Örnek: Su-y-un tad-ı, ne-y-in tad-ı.
*Zamirler tamlayan veya tamlanan olabilir.
*Tamlanan isim sayı veya belirsizlik bildiren bir kelime olursa, tamlayan eki -ın, -in, -un, -ün yerine-den, -dan eki gelebilir.
*Bazı belirtili isim tamlamaları, sıfat tamlamasının ters çevrilmesiyle oluşur.
*Bazı b.isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan yer değiştirir.
Belirtisiz İsim Tamlaması
Tamlayan, tamlama eklerini almaz. Tamlanan -ı, -i, -u, -ü eklerini alır. Bahçe kapısı, gönül dostu...
*Tamlayan somut veya soyut isim olabilir: Kitap kabı, duygu yoğunluğu
*Tamlanan somut, soyut isim veya isimleşmiş olabilir:
*Tamlayan çoğul eki alabilir:
*Kendi" kelimesi, belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan olabilir. Bunun dışındaki zamirler belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan olmaz.
*İsim-fiiller tamlanan olabilir:
*Bazı belirtisiz is.tamlamaları kendisinden sonra gelen ismi niteler ve sıfat görevi kazanabilir:
*Bazı belirtisiz isim tamlamalarında tamlama eki günlük konuşmada düşebilir.
*Bu tamlamalarda mecazlı anlatım görülebilir:
*Bazı belirtisiz isim tamlamaları kalıplaşarak birleşik kelime olmuştur:
*Bazı belirtisiz isim tamlamalarının başına bir sıfat gelebilir
*Bazen belirtisiz isim tamlamalarında sıfatın başa gelmesi dil yanlışlığına yol açar
Takısız İsim Tamlaması
Tamlayan ve tamlanan, tamlama eklerini almaz. Tamlayan, tamlananın hangi maddeden yapıldığını veya neye benzediğini bildirir. Takısız isim tamlamaları ile sıfat tamlamaları birbirine karıştırılmamalıdır.
Takısız İsim Tamlaması Sıfat Tamlaması
Tahta çanta Güzel çanta
Demir kapı Büyük kapı
Demir yumruk Sert yumruk
Badem göz Siyah göz
Çini vazo süslü vazo
Altın bilezik Burgulu bilezik
Zincirleme İsim Tamlaması
En azından üç isimden oluşan tamlamalara denir. Dedemin dedesinin dedesi, Ayşe'nin kardeşinin okul çantası.
NOT: Zincirleme tamlamayı oluşturan kelimelerden en az biri sıfat görevinde kullanılıyorsa böyle tamlamalara KARMA TAMLAMA denir. Karma tamlamalar, isim tamlamalarının tamlayanı ile tamlananı arasına bir sıfat girmesiyle oluşabildiği gibi, iki sıfat tamlamasının birleşmesiyle de oluşabilir. (Babamın eski ceketi)(Güzel Türkiye'nin güzel çayı)
Fiiller (Eylemler)
İş, oluş ve devinim belirten sözcüklerdir. Eylemlerin bütün dillerde çok önemli bir yer tuttuğunu belirtmek gerekir. Ancak dilimizde eylem köklerinin ad köklerine göre daha az olduklarını görmekteyiz. Bu oran eylemlerde %32, adlarda %68'dir. Ancak ad sözcüklerin diğer sözcükleri kapsamasını da dikkate alırsak eylemlerin diğer sözcük gruplarına karşı önemli bir yer tuttuğu görülür. Diğer taraftan eylemlerin tek başlarına (çekimsiz) kullanımlarının olmadığını düşünürsek, her şeye karşın eylemlerin de bir iş, oluş, devinim adı olmasını göz önünde tutarsak, bu sözcük türünü de ad kapsamı içine alma düşüncesini ortaya çıkarır.
Fiiller sözcük anlamlarına göre üçe ayrılır:
1-Kılış Fiilleri: Öznenin yaptığı işin veya hareketin bir nesne üzerin ekleştiğini anlatan fiillerdir. Fiilin yapıcısı faili öznedir, nesne alabilme özelliğine sahiptir; yani geçişli çatılı fiillerdir
2-Oluş Fiilleri: Bir durumun değiştiğini, bir varlığın bir durumdan başka bir duruma geçtiğini bildiren fiillerdir. Bu fiiller, önceden bulunmayan bir özelliğin sonradan kazanılması anlamını yansıtırlar. Oluş fiilen "olmak" yardımcı fiilinin anlamını sezdirirler. Nesne alamazlar. Yani durum değişikliği özne üzerinde gerçekleşir
3) Durum Fiilleri: Öznenin içinde bulunduğu durumu yansıtırlar. Fiili gerçekleştirenin hangi koşul ve durum içinde bulunduğu anlamı vardır
A)Fiil Çekimi
Fiillerin kip ve şahıs bildirecek biçimde düzenlenmesine fiil çekimi denir.
Fiil çekiminde kip mutlaka bulunur, ancak şahıs bazen bulunmayabilir. Fiil çekiminin daha iyi anlaşılabilmesi için kip ve kişi kavramları üzerinde durmak gerekir.
Fiil Çekimlerinde Olumsuzluk
Fiillerin olumlusu olduğu gibi olumsuzu da vardır. Fiillerin olumsuz biçimleri, kip eklerinden önce "-ma, -me" olumsuzluk ekinin getirilmesiyle yapılır.
Ara - dı - mı ara - ma - dı - m
Bil - miş - sin bil - me - miş - sin
Bak - acak bak - ma - y - acak
Koş - malı - y - ım koş - ma - malı - y - ım
Not : Fiillerin olumsuz çekiminde geniş zaman farklı özellik gösterir.
Geniş zaman çekiminde olumsuzluk eki, kaynaşmış olarak karşımıza çıkar.
Gül - er - im gül - me - m
Gül - er - sin gül - mez - sin
Gül - er gül - mez
Gül - er - iz gül - me - y - iz
Gül - er - sin - iz gül - mez - siniz
Gül - er - ler gül - mez - ler
Fiil Çekimlerinde Soru
Fiil çekiminin soru şekli "mı, mi" soru eki ile yapılır.
Fiil çekiminde "mi", bazen kip ekiyle kişi eki arasında, bazen kişi ekinden sonra gelir.
bildin bildin mi?
bilmişiz bilmiş miyiz?
biliyorsun biliyor musun?
bilmeliyim bilmeli miyim?
bilsek bilsek mi?
bileyim bileyim mi?
Sıfat (Önad)
1)Sıfatların Özellikleri
1. Sıfatlar isimlerden önce gelerek onları sayı, renk, durum, hareket, biçim, yer, işaret ve soru yönlerinden tamamlar; onları niteler veya belirtir:
2. Tek başlarına kullanıldıkları zaman isim değerindedirler. Çünkü ancak bir isimden önce geldikleri zaman sıfat oldukları anlaşılabilir:
3. Tek başlarına kullanıldıklarında isim değerinde oldukları için alabildikleri isim çekim eklerini, yani hâl eklerini, iyelik eklerini ve çoğul ekini, bir isimden önce gelerek onu niteledikleri ya da belirttikleri zaman, yani sıfat olarak kullanıldıkları zaman alamazlar:
4. Bir sıfatla onun nitelediği ya da belirttiği bir isim arasına noktalama işareti (özellikle virgül) konmaz. Virgül konursa ilk kelime tek başına kalmış olur, dolayısıyla isimleşir.
5. Birkaç sıfat, arka arkaya sıralanarak bir ismi niteleyebilir veya belirtebilir:
6. Sıfatın varlığından bahsedildiği her yerde mutlaka sıfat tamlaması vardır; o sıfatla (soru sıfatı da olsa) bir tamlama oluşturulmuştur.
2)Sıfat Çeşitleri
Sıfatlar görev ve anlam yönünden, yani kendilerinden sonra gelen isme kattıkları anlam yönünden önce ikiye, sonra daha alt başlıklara ayrılırlar:
1. Niteleme Sıfatları
2. Belirtme sıfatları
a.İşaret sıfatları
b. Sayı sıfatları
-Asıl sayı sıfatları
-Sıra sayı sıfatları
-Kesir sayı sıfatları
-Üleştirme sıfatları
c. Belgisiz sıfatlar
d. Soru sıfatları
Niteleme Sıfatı
İsimlerin şeklini, durumunu, hareketini, rengini, kısacası kalıcı özelliklerini gösteren sıfatlardır. Nitelene sıfatları isimlere sorulan "nasıl" sorusunun cevabıdır.
Kavakları silkeleyen / rüzgâr
Koca / bahçe
Tasasız / gözler
Güzel / çerçeveler
Belirtme Sıfatı
İsimleri sayı yönünden tamlayan; yerlerini işaret eden; özelliklerini belli belirsiz olarak bildiren; onların özelliklerini soran sıfatların tümüne belirtme sıfatları denir. Belirtme sıfatları varlıkların geçici özelliklerini bildirirler:
Bu adam, o adam, şuradaki adam, (herhangi) bir adam, bir (tane) adam, kaçıncı adam, hangi adam?...
Belirtme sıfatları alt başlıklara ayrılır:
>>İşaret Sıfatı
İsimleri işaret ederek belirten ve yerlerini bildiren sıfatlardır.
"bu, şu, o, öteki, beriki, böyle, şöyle..."
>>Sayı Sıfatı
İsimlerin sayılarını, bölümlerini, sıralarını, parçalarını kesin olarak belirten sıfatlardır. Sayı sıfatlarının çeşitleri şunlardır:
- Asıl Sayı Sıfatları
İsimlerin sayılarını kesin olarak belirten sıfatlardır:
]Başında asıl sayı sıfatlarından biri bulunan bir isme çoğul eki getirilmez.
]Sayı sıfatlarıyla niteleme sıfatları art arda kullanılırsa sayı sıfatı önce gelir:
- Sıra Sayı Sıfatları:
İsimlerin sıralarını, derecelerini belirten sıfatlardır.
"-ncİ" eki ya da nokta kullanılır.
] "ilk" kelimesi birinci anlamındadır:
] "son, sonuncu, ortanca" kelimeleri de sıra sayı sıfatıdır:
- Kesir Sayı Sıfatları
İsimlerin, bütünün kaçta kaçı olduğunu gösteren sıfatlardır.
]Bu tamlamalarda tamlanan çoğul yapılabilir.
]Tamlayan çoğul yapılıp tamlananla yeri değiştirilebilir:
- Üleştirme Sayı Sıfatları
İsimlerin bölümlere ayrıldığını, bölüştürüldüğünü gösteren sıfatlardır.
"-(ş)er" ekiyle yapılır.
- Topluluk Sayı Sıfatları
Bir defada doğan birden fazla kardeşler için kullanılır.
Bunlardaki "z" sesi çokluk bildirir.
Tamlanan çoğul olabilir.
>>Belgisiz Sıfat
İsimlerin sayılarını ve miktarlarını kesin olarak değil, yaklaşık, aşağı yukarı, belli belirsiz bildiren sıfatlardır.
bir, birkaç, birçok, az, çok, biraz, birtakım, bütün, bazı, tüm, her, hiçbir, herhangi bir, kimi...
Bunlardan bazılarının belirttiği isimler çoğul eki alamaz, bazılarının tamlananları çoğul olmak zorundadır; bazılarınınki de yerine göre tekil de olabilir, çoğul da.
Not: Asıl sayı sıfatı olan "bir" ile belgisiz sıfat olan "bir" karıştırılabilir. "bir" kelimesi "tek" kelimesinin karşılığı ise asıl sayı sıfatıdır. Değilse belgisiz sıfattır:
Bir çiçekle yaz olmaz bir tane çiçek. asıl sayı sıfatı
Onu bir akşam vakti gördüm. Herhangi bir akşam vakti belgisiz sıfat
>>Soru Sıfatı
Soru sıfatları, isimlerin nitelik ve niceliklerini soru yoluyla öğrenmeyi amaçlayan, cevapları da herhangi bir sıfat olan kelimelerdir.
"ne, nasıl, nice, ne gibi, ne biçim, kaç, kaçıncı, kaçar, hangi, ne türlü..."
]Soru sıfatları cümleyi soru cümlesi yapar. Bazı durumlarda da yapmaz
]Soru sıfatlarıyla da sıfat tamlaması oluşturulur.
Not: "ne" kelimesi sıfat, zarf ve zamir olarak kullanılabilir.
Ne bakıyorsun? Zarf
Ne almak istiyorsun? Zamir
Ne gün geleceksin? Sıfat
Ne iş yapıyordunuz? sıfat
Bugün ne çalıştık ama. zarf
3)Yapı Bakımından Sıfatlar
Sıfatlar da isimler gibi yapı bakımından basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üçe ayrılır:
Basit Sıfatlar
Herhangi bir yapım eki almamış ve başka bir kelimeyle birleşmemiş sıfatlardır.
Örn:Kara gün, kırmızı gül, bol yemek, iri taş, iyi insan, son yolculuk, dost ülke, düz çizgi.
Türemiş Sıfatlar
İsim ya da fiil köklerine ve gövdelerine getirilen isim yapım ekleriyle oluşturulmuş sıfatlardır.
Örn:Kiralık ev, yıllık izin, tuzlu su, Aydınlı Hasan, işsiz adamlar, ölü balık, sütçü kadın, yarınki maç, genişçe bir oda, büyücek bir ev, ekşimsi / ekşimtırak erik, kısacık kol, incecik ip...
Birleşik Sıfatlar
Yapısında birden fazla kelime barındıran sıfatlardır.
Örn:Külyutmaz öğretmen, mirasyedi gençler, boşboğaz insanlar, boğazına düşkün adam, birtakım sorunlar, cana yakın çocuk...
Birleşik sıfatlar ikiye ayrılır:
a. Kaynaşmış birleşik sıfatlar
Anlamca kaynaşmış sıfatlardır. Birden fazla kelimenin sözlük anlamlarından az ya da çok uzaklaşarak, aralarına ek ya da kelime girmeyecek şekilde birleşerek oluşturdukları sıfatlardır.
b. Kurallı birleşik sıfatlar
Çeşitli yollarla oluşurlar:
Sıfat tamlaması + "-lİ" yapım eki
büyük yapraklı ağaçlar, dost bakışlı insanlar, kısa boylu asker, büyük kapılı bina, kırık camlı ev...
Sıfat tamlaması + "lIk" eki
yarım günlük mesai, üç kuruşluk iş...
İsim + iyelik eki + sıfat
salonu büyük (bir) ev, çenesi düşük adam, saçı uzun bebek, rengi soluk kumaş...
Takısız isim tamlaması + "-lİ" yapım eki
taş duvarlı ev, aslan yürekli çocuk, demir kapılı bahçe...
İsim + "-DEn" ayrılma hâl eki + isim-fiil:
kulaktan dolma bilgiler...
İkileme + isim
evsiz barksız insanlarımız, tatsız tuzsuz işlerimiz, irili ufaklı eşyalar...
İsim + ek + fiilimsi + isim
işini bilir memur
Deyim + isim
cana yakın arkadaşlar, çenesi düşük insan...
Zamirler (Adıllar)
Zamir:İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir.
Zamirlerin Özellikleri
1. İsim soyludur.
2. Bir ya da birden fazla ismin yerini tutarlar. Onları öğrenmek için de kullanılırlar.
3. Anlamdan çok görev yönü ağır basar.
4. İsimlerin yerini geçici olarak tutarlar.
5. İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri) -genellikle- alabilirler.
6. Tekil ve çoğul şekilleri vardır.
7. Dolayısıyla cümlede isim gibi kullanılabilirler.
8. Cümlede tek başlarına görev üstlenebilirler.
9. Birçok sıfat, zamir olarak da kullanılabilir.
Zamir Çeşitleri
Zamirler, isimlerin yerini tutma şekillerine ve yerini tuttukları isimlere göre çeşitlere ayrılırlar:
1. Şahıs zamirleri
2. Dönüşlülük zamiri
3. İşaret zamirleri
4. Belgisiz zamirler
5. Soru zamirleri
6. İlgi zamiri
7. İyelik zamiri
a)Şahıs Zamiri
Şahıs isimlerinin yerine kullanılan zamirlerdir: "ben, sen, o, biz, siz, onlar, bizler, sizler."
-Tamlayan eki (ilgi hâl eki)ni alabilirler; iyelik eklerini almazlar.
Bu durumda şahıs zamirleri tamlamalarda ancak tamlayan olarak kullanılabilirler.
Bu tamlamalarda sonradan tamlayan düşebilir. Çünkü tamlanandaki iyelik ekleri zaten şahıs anlamı taşımaktadır:
-Bu tür tamlamalarda tamlayan vurgulanmak istenirse düşürülmez:
-Tamlayan atıldığında yanlış anlaşılma olacaksa atılmaz:
-"ben" ve "sen" zamirleri yönelme hâl eki aldıklarında ses değişikliği meydana gelir:
-"sen" yerine saygı ve incelik olsun diye "siz" de kullanılır. Tabi bu durumda yüklem de çoğul olmalıdır.
-Böbürlenmek amacıyla "ben" yerine "biz" kullanılabilir:
b)Dönüşlülük Zamiri
Şahısları pekiştirerek bildiren ve fiildeki işin, özne tarafından bizzat yapıldığını ya da yapana dönüşünü bildiren zamirdir. Şahıs zamiri olarak da bilinir:
Dönüşlülük zamiri "kendi"dir.
Bu zamir diğer zamirlerden farklı olarak bütün iyelik eklerini alabilir. İyelik eklerini üzerine hâl ekleri getirilebilir.
Kendi-m-de
Kendi-n-den
Kendi-si-n-i
Kendi-miz-in
Kendi-niz-le
Kendi-leri-n-ce
İyelik eki almadan tamlayan olabilir. Bu durumda belirtili isim tamlaması sayılır:
Kendi elim
Kendi arkadaşın
Kendi babası
Kendi evimiz
Kendi okulunuz
Kendi fikirleri
Özneyle (isim veya zamir) birlikte, pekiştirme görevinde (bizzat anlamında) kullanılır:
Saide Hanım, bir kitap okuyordu. Başını kaldırdı, kocasını süzdükten sonra:
-Siz kendiniz de inanmıyorsunuz ya! dedi.
-Ama, inanılır şeyler mi?
Ben kendim de yaparım.
Vali Bey, kendisi emir vermiş.
O kendisi okusun.
Evi siz, kendiniz görmelisiniz.
Fiilin özneye dönüşünü bildirir:
Tamlama hâlinde ve tek başına yapılan bir işi anlatmak için kullanılabilir:
c)İşaret Zamiri
İsimlerin yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir.
İyelik eki almazlar; diğer isim hâl eklerini alabilirler. Dolayısıyla isim tamlamalarında ancak tamlayan olabilirler.
Başlıca işaret zamirleri şunlardır:"bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, burası, şurası, orası, böylesi, şöylesi, öylesi..."
Bunu kim yaptı?
Şunda ne var?
Benim kitabım o değil.
Bunlar size ait.
Şunlar da sizin olsun.
Onlar kime kaldı?
Ötekini bana ver.
Beriki sende kalsın.
Bura bana pek yabancı gelmedi.
Şura nasıl?
Ora daha iyi.
Burası da fena değil.
Şurası yakın sayılır.
Orası çok uzak.
Böylesi, insanı rahatsız eder.
Şöylesi de doğru olmaz ki.
Öylelerinden her zaman kaçarım.
"bu, şu, o, öteki, beriki, böylesi, şöylesi, öylesi" kelimeleri çeşitli görevlerde kullanılır:
bu: işaret zamiri > Bunu biliyor musun?
işaret sıfatı > Bu bilgiyi nereden aldın?
şu: işaret zamiri > Şunu görmüştüm.
işaret sıfatı > Şu eşyaları taşıyalım.
o: şahıs zamiri > O bu akşam geç gelecek.
işaret zamiri > O benim elmam.
işaret sıfatı > O elma benim.
Aşağıdaki kelimeler de hem işaret zamiri hem de sıfat olarak kullanılabilir.
Öteki Ötekini bana ver. Öteki kitabı ver.
Beriki Beriki sende kalsın. Beriki kaset sende kalsın
Böylesi Böylesi, insanı rahatsız eder. Böylesi davranışlar.
Şöylesi Şöylesi de doğru olmaz ki. Şöylesi bir tarzla yapmak.
Öylesi Öylesinden her zaman kaçarım. Öylesi insanlardan
Bu kelimelerin sıfat mı zamir mi olduklarını anlamak için şu soruları sorarız:
İsmin yerini mi tutuyorlar, yoksa ismi niteliyor ya da belirtiyorlar mı?
Zamirler ismin yerini tutar; sıfatlar isimle birlikte kullanılır.
Tekilleri ve çoğulları var mı?
Sıfatların çoğulları yoktur; zamirlerinse vardır.
Hâl eklerini alıyorlar mı?
Sıfatlar hâl ekleri almaz, zamirler alır.
d)Belgisiz Zamirler
Birden fazla simin yerini tutan ya da hangi ismin yerini tuttuğu açıkça belli olmayan zamirlerdir. Bunların çoğu, belgisiz sıfatlara çekim eki (3. şahıs iyelik ekleri) getirilerek yapılır. Sıfatla ilgisi olmayanlar da vardır.
"biri, birisi, hepsi, kimi, kimisi, hepsi, tamamı, herkes, kimse, hiç kimse, çoğu, bazısı, birkaçı, birazı, birçoğu, başkası, her biri, öteberi, şey..."
Belgisiz sıfattan yapılanlar: "birkaç-ı, bazı-ları, bir-i, pek çoğ-u, pek az-ı, bazı-sı, tüm-ü, bütün-ü, bir kısm-ı, her bir-i, başka-sı, hiçbir-i..."
"filân" kelimesi de olduğu gibi hem sıfat hem zamir olarak kullanılır.
Hepsini tekrar çağırdılar.
Kimi de gelmeyi hiç düşünmedi.
Buraya hepsinin gelmesi gerekiyordu.
Tamamından sen sorumlusun.
Herkes böyle düşünmez.
Kimse senin gibi olamaz zaten.
Çarşıdan ne kadar öteberi aldın?
Birkaçı dün de gelmişti.
Bazıları bu sabah gelmeyi düşündüler.
Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar.
İnsanların pek çoğu bu konuda bilinçsizdir.
Bazı ikilemelerde ikinci ve anlamsız olan kelime zamirdir.
Belgisiz zamirlerin de sıfatlardan ayırt edilme yolu bütün zamirlerde (özellikle işaret zamirlerinde) olduğu gibidir. Zaten belgisiz zamirler ek almış oldukları hâlde sıfat olarak kullanılamazlar.
Belgisiz zamirler isim tamlamasında hem tamlayan hem de tamlanan olabilir:
e)Soru Zamiri
Soru yoluyla isimlerin yerini tutan zamirlerdir. Cümledeki soru anlamı soru zamirleriyle de sağlanır.
"ne, kim, hangisi, nere, kaçı"
Özellikleri
Soru zamirleri cümleye soru anlamı katar, ama bazı durumlarda soru cümlesi yapmaz.
Kimin geldiğini bilemem.
Hangisini istediğini anlamadım.
"hangi ve kaç" sıfatları iyelik eki alarak zamir olular.
Hangisi sizinle geldi?
Soruların kaçı cevaplandı?
Soru zamirleri hâl eklerini alabilir.
Buraya nereden geldiniz?
Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Burada kimi bekliyorsun?
Bu masa neden yapılmış? (¦tahtadan)
Soru zamirleri isim tamlamasında tamlayan da tamlanan da olabilir.
Kimin yanında bozuk para var?
Bu da neyin nesi?
Bizim neyimiz eksik?
f)İlgi Zamiri
-Belirtili isim tamlamasında tamlananın yerine kullanılır.
-Tamlayan eklerinin üzerine gelir.
-Ek hâlindeki tek zamirdir. "-ki"
-Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın) yerini tutar.
-Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece -ki şekli vardır:
Türkçede üç tane "ki" vardır:
a. "ki" Bağlacı
Sadece "ki" biçimi vardır.
Kendinden önceki ve sonraki kelimelerden ayrı yazılır.
Türkçe değil, Farsça bir bağlaçtır ve Türkçe cümle yapısına aykırı olarak kullanılır.
"ki" ile başlayan bir ara cümle asıl cümlenin içinde kısa çizgiler arasında verilebilir:
b. "-ki" İlgi Zamiri
Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın) yerini tutar.
Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece -ki şekli vardır:
c. "-ki" Yapım Eki
İsimlere eklenerek yer ve zaman bildiren sıfatlar türeten ektir.
Zaman bildiren kelimelerin sonuna doğrudan eklenirken, yer bildiren sıfatlar türetirken "-dE" hâl ekiyle birlikte kullanılır.
Sadece -ki ve az da olsa -kü şekilleri vardır:
g)İyelik Zamiri
İyelik ekinin ta kendisidir. Her dil bilgisi kitabı bunu zamir olarak almaz. İsim tamlamasında tamlayan kullanılmadığı takdirde tamlanandaki bu eklere iyelik zamirleri denir.
kitab-ım, kitab-ın, kitab-ı, kitab-ımız, kitab-ınız, kitap-ları
masa-m, masa-n, masa-s-ı, masa-mız, masa-nız masa-ları
su-y-um, su-y-un, su-y-u, su-y-umuz, su-y-unuz, su-ları
ne-y-im, ne-y-in, ne-y-i/ne-s-i, ne-y-imiz, ne-y-iniz, ne-leri
Yapı Bakımından Zamirler
1. Basit Zamirler
Kök hâlindeki zamirlerdir:
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, hepsi, çoğu, birisi, hangisi, kaçı, bazısı...
2. Birleşik Zamirler
Birden fazla kelimeden oluşan zamirlerdir.
Hiçbiri, birtakımı, öbürü...
3. Öbekleşmiş Zamirler
Birden fazla kelimenin değişik yollarla öbekleşerek oluşturdukları zamirlerdir.
Öteki beriki, falan filân, şundan bundan, herhangi biri, ne kadarı...
4. Ek Hâlindeki Zamirler
İlgi ve iyelik zamirleri ek hâlindedir.
Benimki, kalemimiz
Zarflar
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da kendi türünden olan kelimelerin anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, durum, miktar, soru) etkileyen; onları belirten, dereceleyen sözcüklere zarf denir.
Özellikleri
*Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey değildir. Zarf oldukları ancak cümlede belli olur.
*Cümlede genellikle zarf tümleci olarak kullanılır.
*Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri vb.) almazlar. Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde iken bu ekleri alabilirler.
*Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği için sıfatların ve zarfların tanımı ve özellikleri iyi bilinerek bu fark ortaya konmalıdır. Sıfat isimden önce gelerek onu niteler veya belirtir. Ama zarf isimden önce gelmez.
1)Durum Zarfları
Hâl ve tavır ifade eden zarflardır.
Özellikleri ve Örnekler
Eylemin nasıl yapıldığını ve ne durumda olduğunu; kimi zaman da zarfların durumunu gösterir. Bu zarflar da kendi içinde sınıflandırılabilir:
a. Niteleme Zarfları
Fiile "nasıl" sorusu sorularak bu zarflar bulunabilir.
Niteleme sıfatlarının çoğu niteleme zarfı olarak kullanılabilir.
Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Düşüncelerini ne güzel dile getirebiliyorsun!
Çocukça hareket ediyorsun.
Böyle gelmiş, böyle gider.
Söyleyeceksen böyle söyle.
-CE eşitlik eki ve -lE vasıta hâl eki almış kelimeler durum zarfı olarak kullanılabilir:
" kardeşçe, gizlice, sessizce, hafifçe, yavaşça, hızlıca..."
"hızla, kahkahayla..."
Küçük kız güzelce süslendi. (niteleme)
Babasını sevinçle karşıladı. (niteleme)
Bağ-fiiller (zarf-fiil), deyimler, yansımalar, ikilemeler de niteleme zarfı olarak kullanılırlar:
"gülerek, ağlayarak, oturmadan, gelip..."
"gözü arkada kalarak, canından bezmişçesine..."
"şakır şakır, tık tık, küt küt, şırıl şırıl..."
"dik dik, boylu boyunca, tatlı tatlı..."
İsimler de niteleme zarfı olarak kullanılabilir:
Gül kokuyordu teni.
O, bu dünyada delikanlı yaşadı.
b)Kesinlik Zarfları
"elbet, elbette, asla, mutlaka, hiç mi hiç, ne olursa olsun, kuşkusuz, hiç kuşkusuz..."
Elbet bir gün buluşacağız.
Seni asla unutmayacağım.
Hayvanları ve bitkileri hiç incitmem.
İyiliklerinizin karşılığını mutlaka göreceksiniz.
c)Yineleme Zarfı
İkide bir karşıma çıkıyor.
Konuyu bir daha anlatayım.
Bu akşam yine arayacağım.
d)Olasılık Zarfı
"bakarsın, belki, ola ki, sanıyorum."
Ola ki arayacağı tutar.
Sanıyorum aramaz.
e)Yaklaşıklık Zarfı
"aşağı yukarı, şöyle böyle, hemen hemen"
İşim hemen hemen bitti. (yaklaşıklık)
f)Üleştirme Zarfı
Uçaklar ikişer ikişer geçiyordu üstümüzden
Askerler teker teker nöbet yerlerine dağıldılar.
g)Sınırlama Zarfı
Dün ancak iki saat çalışabildim.
Bu kötü alışkanlıklardan artık uzak durmalısın
2)Zaman Zarfı
Fiillerin anlamını zaman yönünden tamamlayan zarflardır.
Fiile (veya zarfı olduğu başka kelimelere) sorulan "ne zaman", "ne kadar süre" sorusuna cevap verir. Zaman zarfları, zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir.Çekimsizdirler. İsim çekim ekleri alırlarsa zarf olmaktan çıkarlar.
Başlıcaları şunlardır:
"dün, bugün, yarın, şimdi, gece, gündüz, güpegündüz, gündüz gözüne, cuma günü, haftaya, önceki gün, akşam, sabah, akşamleyin, sabahleyin, az önce, geç, iki gün, iki saat, on dakika, iki günde, iki saatte, uzun süre, uzun zaman, biz gelmeden, demin, henüz, hâlâ, daha, gene, yine, artık, sonra, evvelâ, daima, hep, henüz, hemen, geceleri, sabahları, önceden, ayda bir, buraya gelmeden, anlatırken, yaşarken ..."
"-leyin" eki sınırlı sayıda zaman zarfı yapar:
sabahleyin, akşamleyin...
"-lErİ" eki zaman isimlerine gelerek -iyelik anlamı taşımaksızın- "her " anlamı katacak şekilde zaman zarfı yapar:
sabahları, akşamları, önceleri, ikindileri...
"-İn" eki de zaman isimlerine gelerek zaman zarfı yapar:
yazın, kışın, ilkin, güzün...
"-E, -dE, -dEn" ekleri ve bu eklerle birlikte bazı edatlar zaman zarfı yapar:
Yola çıktık; akşama geliriz sanırım.
Bayramlarda bütün aile bir araya toplanır.
Azıklarınızı geceden hazırlamıştım.
Edat barındıran ve fiilin başlangıç ve bitiş zamanını bildiren zarflar edat tümleci olarak da değerlendirilebilir.
Sabahtan beri burada bekliyoruz.
Akşama kadar geri döner misin?
Günlerden beri yağmur yağıyordu.
Kar akşama kadar yağabilir.
Zaman anlamı taşıyan zarf-fiiller ve zarf-fiil grupları da zaman zarfı olarak kullanılır:
Buraya gelmeden haber verin.
Bizi karşısında görünce şaşırdı.
Yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşardır.
İstanbul'a geleli iki yıl oldu.
3)Yön Zarfları
Yalın hâlde kullanılarak fiilin yönünü (failin yöneldiği yeri) belirten zarflardır:
Çoğu "-Erİ" ekiyle yapılmıştır.
"ileri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı, yukarı."
*Bu zarflar eksiz kullanılır. Yönelme, bulunma, ayrılma hâl ekleri getirilirse dolaylı tümleç olur. Hâliyle isim olarak kullanılmış olur. Aynı kelimeler sıfat olarak da kullanılabilir.
Ahmet içeriye girdi. (isim; dolaylı tümleç)
İlerisi çok güzel. (isim; özne)
İleri ülkeler daha demokratiktir. (sıfat)
Doğru söz, aşağı yol, yukarı kat, geri hatlar... (sıfat)
Örnekler
Arkadaşlar, içeri girer misiniz?
Sesi duyar duymaz aşağı indim.
Dışarı çıkmak için uğraşıyordu.
Arabayı biraz daha ileri park et.
4)Miktar Zarfları
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da başka zarfların anlamlarını ölçü yönünden tamamlayan, artıran, azaltan zarflardır.
"en, daha, pek, çok, az, biraz, kadar, denli, gibi, fazla..."
Fiile veya sıfata sorulan "ne kadar?" sorusunun cevabıdır.Kendilerinden önceki ya da sonraki kelimeyle birlikte söze eşitlik, üstünlük, en üstünlük, aşırılık, karşılaştırma anlamları katar.
Benim kadar çalışırsan başarılı olursun. (eşitlik)
O da babası gibi yürüyor. (eşitlik, benzerlik)
Cennet kadar güzeldi vatanımız. (eşitlik, benzerlik)
Bu kadar çok çalışmak niye. (eşitlik)
Beş dakika kadar dinlenelim. (eşitlik, yaklaşıklık)
Yemeği biraz fazlaca yemişim. (biraz: eşitlik; fazlaca: aşırılık)
Ayakkabısı azıcık dar geliyormuş. (eşitlik, aza yakın)
Düne göre azıcık iyileşmiş. (eşitlik, aza yakın)
"en" kelimesi aşırılık, en üstünlük anlamı verir:
En yakın arkadaşı benim. (en üstünlük; sıfattan önce)
En çok çalışan canlı karıncadır. (en üstünlük, zarftan önce)
"daha" kelimesi karşılaştırma, üstünlük anlamları katar.
O senden daha çabuk bitirdi. (üstünlük; zarftan önce)
Daha güzel bir araba aldı. (üstünlük; sıfattan önce)
Not: "daha" kelimesi zaman ve "başka" anlamı da katabilir. "bir" kelimesiyle birlikte yineleme zarfı olur:
Songül daha telefon etmedi. (zaman zarfı, henüz anlamında)
Buralara bir daha gelebilir miyiz? Yineleme zarfı
Hepsini aldınız, daha ne istiyorsunuz? ("başka" anlamında)
"çokça, çok, pek çok, çok az, gayet, fazla, fazlaca, epey" kelimeleri aşırılık anlamı katar.
Bugünlerde çok az uyuyor.
Gayet çalışkan bir insandı.
Dergiyi çıkarmak için epey çalıştık.
Adem pek akıllı bir çocuktur.
Fazla okuyor, gözleri bozulacak.
"eksik, seyrek, sık" kelimeleri işin ne kadar sıklıkla yapıldığını belirtir:
Bugünlerde sık görüşüyoruz.
Parayı iki milyon eksik vermiş.
Eskisi gibi değil; seyrek uğruyor.
"aşağı yukarı, şöyle böyle" ikilemeleri "yaklaşık" anlamı katar.
Bursa'da aşağı yukarı bir ay kaldık.
Ankara'ya geleli şöyle böyle 9 yıl oldu.
5)Soru Zarfları
Eylemin anlamını soru yoluyla belirten zarflardır, daha doğrusu diğer zarfları ve cümledeki zarf tümlecini bulmaya yarayan soru kelimeleridir.
Diğer zarf çeşitlerinin çoğunun soru şekli vardır.
"ne zaman, ne kadar, nasıl, niçin, ne diye, ne, ne biçim, nice, ne denli"
Soru cümlesi yapar:
Akşam eve kaçta gelirsin?
O nasıl konuşuyor öyle?
Siz ne biçim konuşuyorsunuz?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Niçin bunları bana veriyorsun?
Bu saate ne gezip duruyorsunuz?
İşleri ne zaman bitireceksiniz?
]İçinde soru zarfı bulunan bütün cümleler soru cümlesi değildir:
Eve kaçta geleceğimi şimdiden söyleyemem.
Ne iyi insanlar bunlar...
Ne güzel söyledi.
6)Gösterme Zarfı
Bunu her dil bilgisi kitabı ayrı bir zarf olarak almaz. "işte" kelimesiyle yapılır.
İşte şimdi geliyorum.
Bak işte dinliyorum.
Yapı Bakımından Zarflar
Yapı bakımından zarflar basit, türemiş, birleşik ve öbekleşmiş olmak üzere dörde ayrılır.
Basit Zarflar
Kök hâlinde olan, ek almamış zarflardır: "yarın, gece, geç, dün, pek, az, fazla, sık, iyi, çok, hiç, sabah, akşam, henüz..."
Türemiş Zarflar
Yapım ekiyle veya yapım eki gibi kullanılmış bazı çekim ekleriyle yapılmış zarflardır: "sabırlı, aylarca, önce, dostça, sınıfça, yiğitçesine, erken, sabahleyin, kışın, ilkin, ileri, soğuk, içeri, dışarı, aptalca, mosmor, sanıyorum, kaçta, koşarak, okumadan, gelince, şimdilerde..."
Birleşik Zarflar
Birden fazla kelimenin bir araya gelip kaynaşarak oluşturdukları zarflardır: "bugün, biraz, böyle, şöyle, birdenbire, niçin, ilk önce, nasıl..."
Öbekleşmiş Zarflar
Birden fazla kelimenin farklı yollarla (ikileme, edat grubu, zarf-fiil grubu) bir araya gelerek oluşturdukları zarflardır: "hemen hemen, gece gündüz, er geç, ikide bir, aşağı yukarı, hemen şimdi, kırk yılda bir, öğleden sonra, arada sırada, yana doğru, az çok, -den sonra, -e dek, bazı bazı, şöyle böyle, üç aşağı beş yukarı, doğru dürüst, okuma sırasında, geldiği zaman..."
Edatlar (İlgeçler)
Tek başlarına anlamları olmayan, başka kelimelerle öbekleşerek değişik ve yeni anlam ilgileri kuran, birlikte kullanıldıkları kelimelere cümlede anlam ve görev kazandıran kelimelere edat denir.
İle
"Araç, alet, neden, zaman, birliktelik" ilgisi kurar.
"-le" şeklinde bitişik de yazılabilir.
"ne ile, kiminle" sorularına cevap verir.
Not: "ile" kelimesi "ve" gibi kullanılırsa bağlaç olur.
Bir kola ile simit aldım. (kola ve simit)
Soyut bir kelimeyle öbekleşirse edat değil "durum zarfı" olur.
Gibi
Benzetme edatlarındandır.
Yalın hâldeki kelimelerle birlikte kullanılır.
Benzetme, eşitlik anlamları katar.
Birlikte kullanıldığı kelime ile birlikte sıfat, zarf ve isim olabilir.
İsim veya zarf gibi kullanıldığında cümle öğeleri oluşturur. Bu durumda ek alabilir.
Bu edatın yerini bazı ekler alabilir:
Sanki
Benzetme edatıdır.
Bu edatı bulunduran cümlelerde "sanmak, zannetmek" anlamları vardır.
''benzetme, uyarı, sözüm ona, sözde, inanmama" anlamları katar.
Kadar ''e kadar''
Benzetme edatlarındandır.
Yalın hâldeki veya -E yönelme eki almış kelimelerle kullanılır.
"kadar" şeklinde kullanıldığında üzerine ek alabilir.
"Karşılaştırma, benzerlik, eşitlik, yaklaşıklık, ölçü" anlamları katar.
Birlikte kullanıldığı kelimeyle isim, sıfat ya da zarf oluşturur.
Ad tamlamasında ad (tamlanan) olarak da kullanılabilir.
"kadar" kelimesi zarf tümleci de yapar, edat tümleci de:
İçin
"Amaç, neden, özgülük, görelik, karşılık" bildirir.
"Hakkında, nedeniyle, yüzünden, maksadıyla" anlamlarını ifade eder.
Yalın hâldeki ya da iyelik eki almış kelimelerle birlikte kullanılır.
İsim olarak kullanıldığında üzerine ek alabilir.
Bu edatla kurulan söz öbekleri, cümlede genellikle edat tümleci olarak kullanılır.
"-E" yönelme hâl eki ve "üzere", "-E göre", "diye" edatları bazı durumlarda bu edatın yerini tutabilir:
Üzere, üzre
"Amaç, koşul, zamanda yakınlık, gibilik" anlamları katar.
Bu edatın üzerine ek gelebilir:
E göre
Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır, yani bu eki almış kelimelerden sonra gelir.
Kendi üzerine de ek alabilir.
"Görelik, uygunluk, yönünden, bakımından ve karşılaştırma" anlamları katar.
"-cE" eki bu edatın yerini tutabilir.
Karşı
"-E" yönelme hâl ekiyle kullanılarak "için, hakkında, yönelme, ilgili olma" anlamları katar.
Zaman bildiren kelimelere eklenip "doğru, sularında" anlamları katar ve zarf öbeği oluşturur.
Not: "karşı" kelimesi isim ve sıfat olarak kullanılabilir; birleşik fiil yapabilir.
Karşı köyde akrabaları vardı. (sıfat)
Derenin karşısına geçtik. (ad)
Her söylenene karşı çıkıyor. (birleşik fiil)
Diye
Amaç ve neden ilgileri kurar.
Doğru
Yönelme eki ile birlikte kullanılarak yön bildirir.
Zamanda yakınlık bildirerek zarf öbeği de oluşturur.
Ad, sıfat ve zarf da olabilir. Bu durumlarda edat değildir.
Dolayı, ötürü
Ayrılma hâl ekiyle birlikte neden ilgisi kurar.
"-den" ekiyle de aynı anlam sağlanır.
Karşın, rağmen
Yönelme ekiyle birlikte karşıtlık ilgisi kurar.
Beri
"-dEn" ayrılma hâl ekiyle birlikte eylemin başlangıç yerini ve zamanını belirler.i
"beri" kelimesi ad, sıfat, zarf da olabilir. Bu durumda edat değildir.
Yalnız
İsim, sıfat, zarf ve bağlaç olarak kullanılabilen bu kelime "sadece, bir tek" anlamına gelmek şartıyla edat olarak da kullanılabilir. Bu yönüyle diğer kelime türlerinden ayırt edilebilir.
Ancak
"yalnız, sadece, özgülük, sınırlandırma, olsa olsa" anlamları katar.
Değil
İsim cümlelerinin yüklemini olumsuzlaştırır.
Olumsuz eylem cümlelerini olumlu; olumluları da olumsuz yapar:
Mi
Soru edatıdır.
Farklı anlam ilgileri kurar.
Ek alabilir.
ÜNLEM
Birine seslenmek için veya çeşitli duygularımızı (şaşkınlık, korku, sevinç, şaşma, beğenme, acıma, üzüntü...) anlatmak için yararlandığımız sözcük türüdür. Ünlemlerin de edat ve bağlaçlar gibi tek başlarına anlamları yoktur.
Ünlem olarak kullandığımız sözcükler; asıl ünlemler, ünlem olmuş sözcükler, yansıma ve ikilemelerden oluşan ünlemlerden oluşur.
• Asıl ünlemler
a!, ah!, eh!, hey!, ha!, vah!, of!, ey!, ya!, üf!, eyvah!
• Ünlem olmuş sözcükler Arkadaşlar!, Yarabbi!, Yuh!, Yoo!, Güzel! Dur!, Git, Otur!, Konuşma!, Gel!
• Yansıma ve ikilemelerden oluşan ünlemler şangır şungur!, hav hav!, çat!, küt!,
aman aman!, vah vah!, deh!, güm!, pisi pisi!
Ünlemlerin özellikleri
1. Yansımalar ünlem olabildiği gibi seslenmeye yarayan sözcükler de ünlem olurlar.
2. Ünlemlerin bulunduğu cümleye ünlem cümlesi denir ve bu cümlelerin sonuna ünlem işareti (!) konur.
3. Ünlem olan sözcük, cümlenin her yerinde kullanılabilir.
4. Ünlemler, isim soylu sözcük oldukları için isimlere gelen çekim eklerini de alabilir; ancak bu ekleri aldıklarında isim görevi yaparlar.
Ahı, ahını, ahından, ahlar...
"Ahı gitmiş vahı kalmış."
5. Ünlemler ikileme biçiminde kullanılabilir.
6. Ünlemlerin gerçek değeri söyleyişte belirginleştiği için ünlemler, vurgu ve tonlama ile ilgilidir.
7. Hayvanları korkutmak amacıyla kullanılan sözcükler de ünlemdir.
Hoşt!, pist!, kışt!, deh!
8. Dua ve yemin sözcükleri de ünlemdir, amin!, inşallah!, vallahi!...
Başlıca ünlemler ve kurdukları anlam ilgileri:
Of, bu kadar çalışma yeter! (bıkkınlık)
Vah vah, yazık oldu çocuğa! (acıma, üzülme)
Eyvah, çocuk düştü. (şaşırma,korku)
Ah! Elime iğne battı, (acı duyma)
Ah, nerede gençliğim! (özlem)
Üf! Arabaya bak. (beğenme, şaşırma)
Hey, baksanıza bir dakika! (seslenme)
Eh, yetiyor çok şükür! (haline razı olma)
Alo, sesim geliyor mu? (seslenme)
Hey, orada biri var mı? (seslenme)
Arkadaş, bakar mısın? (seslenme)
Beyefendi, iyi misiniz? (seslenme)
Ali, çabuk buraya gel! (seslenme)
Tanrım, bana yardım et! (seslenme)
Zavallı, çok acı çekiyor! (acıma)
Yazık, çok çalışkan bir çocuktu! (üzülme)
Aferin size! (beğenme)
Hadi, öyle olsun! (onaylama)
Hay hay, geliriz! (kabul etme)
Kızarım ha! (korkutma)
Çantamı kurcalama e mi! (tembih)
Ee! Artık diyecek bir şey yok. (beğenme)
Öff! Bu ne biçim çorba, (tiksinme)
UYARI
"E!" ünlemi fiillerin sonuna geldiğinde fiille kaynaşabilir.
Okula gitseniz e! Okula gitsenize! Sen buraya baksan a! Sen buraya baksana! Söylediklerimi yazsan a! Söylediklerimi yazsana!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|